Mesela Allah bize; ”Biz, insana,
ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir…” (İsra, 23. ayet) sözü ile
onlara karşı sorumluluğumuzu anlatmaktadır. Peki ya ailesi Allah’a inandığı ve
O’na ibadet ettiği için baskı yaparsa, onlarla iyi geçinmek ve onların
hoşnutluğu için bu davranışlarından vaz mı geçmelidir, anne ve babasına itaat
mı etmelidir? Kesinlikle, hayır! Allah, yine bu ayetin devamında bizlere şöyle
seslenmektedir:
‘‘Biz, insana, ana-babasına iyi
davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir
şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak
banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.” (İsra, 23. ayet)
Yine aynı şekilde Allah bizlere şöyle
seslenmektedir:
”Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan
bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada
iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O
zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” (Lokman, 14. ayet)
İstişare edelim: Allah anne ve babamıza
nasıl davranmamız gerektiğini söylüyor? Onlar bizi şirke çağrırsa tavrımız ne
olmalıdır? Çevremiz ve iş arkadaşlarımız içinde bu ilke geçerli olabilir mi?
Yaşadığımız sıkıntı her ne olursa olsun,
bunlar ölümden dirilişimiz ile birlikte son bulacaktır ve Efendimiz (Rabbimiz)
Allah tarafından ödüllendirileceğiz.
‘‘Rablerinin katındaki mükafatları,
kıyılarından ırmaklar akan ebedi Adn cennetleridir, ebedidir onlar orada, Allah
razı olmuştur onlardan ve onlar da razı olmuşlardır ondan; ve bu mükafat,
Rabbinden korkanadır.” (Beyyine, 8. ayet)
Bugün; Allah’ın bizler için mesajını
duymamış veya mesajına yani Kur’an’a inandığını söyleyip de, henüz bilmeyen
kişiler var. Aynı şekilde siz ise; Allah’ın sözü olan Kur’an’ın mucizelerini
gördünüz, Allah’ın dualarınızın ardından da sizleri yalnız bırakmadığını
biliyorsunuz. Eğer bunları biliyorsanız, şunları da biliniz ki Allah bizlerden
tüm insanlığın huzurunda hakikatın şahitleri olmamızı istemektedir.
‘‘…tüm insanlığın huzurunda hakikatin
şahitleri olasınız…” (Bakara, 143. ayet)
”Böylece sizi açık fikirli bir toplum
kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık
olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden
ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH’ın yol gösterdiği
kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH imanınızı boşa çıkarmaz. ALLAH
insanlara Şefkatlidir, Rahimdir.” (Bakara, 143. ayet)
Ancak asıl gidilmesi zor olan yolun ne
olduğunu biliyor musunuz?
”12- Zor yolun ne olduğunu bilir misin?
13- Köleleri özgürlüklerine kavuşturmaktır;
14- Kıtlık anında doyurmaktır:
15- Akraba bir öksüzü,
16- Yahut düşkün bir yoksulu…
17- Dahası, birbirlerine sabır ve sevgiyi
öğütleyen inananlardan olmaktır.” (Beled suresi, 12-17. ayetler)
Allah’ın evi (Beytullah) olarak da anılan
ve Hanif olan İbrahim’in inşa ettiği eve (Kabe’ye) yüzlerimizi dönmek dışında,
oraya döndürmek için de halka, çevrenize bunu bildirmek, sabrı ve sevgiyi
öğütlemek, Kur’an ve İslam hakkındaki gerçekleri anlatmakta görevimizdir.
Başta da söylendiği gibi; eminiz ki;
gerçeğin birer tanığı olarak üstünüze düşen görevi kesinlikle yerine
getirirdiniz.
İstişare edelim: Allah’ın bizlere sabrımız
karşısındaki müjdesi nedir? Allah bizlere nasıl bir sorumluluk yüklemiştir?
SON
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.