DOLAR 27,1479 0.08%
EURO 29,0073 0.11%
ALTIN 1.680,480,38
BITCOIN 7224180,05%
Antalya
32°

AÇIK

16:29

İKİNDİ'YE KALAN SÜRE

MÜHÜBE TAŞKIN – SİNEFİLİ

MÜHÜBE TAŞKIN – SİNEFİLİ

“Peki Şimdi Nereye” Filmi: Barış için savaşan siyahlı kadınların hikayesi

ABONE OL
23 Mart 2023 14:44
MÜHÜBE TAŞKIN – SİNEFİLİ
18 Nisan 2022
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Lübnanlı Yönetmen Nadine Labaki, filmlerindeki kadın temsilinin incelenmesi, kadın sorunlarının genelde Ortadoğu özelde ise Lübnan sinemasında nasıl işlendiğinin ortaya konulması açısından önemli yeri vardır. Labaki’nin çektiği üç uzun metraj film olan Karamel, Peki Şimdi Nereye? ve Kefernahum filmlerinde kadınların sorunlarını ele alır.
Nadine Labaki’nin yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı “Peki Şimdi Nereye” (Where Do We Go Now) dram ve komedi içeren bu film, Müslüman ve Hristiyanların yüzyıllardır birlikte yaşadıkları küçük bir köyde yaşanan olayları konu alıyor.
Film, köyün Müslüman ve Hristiyan kadınlarının birlikte gerçekleştirdikleri bir mezarlık ziyareti ile başlar. Müslüman ve Hristiyanların mezarları yan yanadır ve daha önceden yaşanan bir iç savaşta ölen genç erkeklerin yattığını görüyoruz. Köyde bir şekilde barışı sağlamışlardır. Ancak bu kırılgan bir barıştır. Ta ki köye televizyon kurulana kadar. Bütün köylü televizyon izlerken korkulan olur ve Lübnan’ın Wardeh bölgesinde yaşanan din temelli çatışmalar, köyde yaşayan erkekler arasında gerginliklerin başlamasına neden olur. Köyün erkekleri ilk fırsatta birbirine saldırmak için sebep kollar.
Köyde bulunan tek televizyondan çatışma haberlerinin izlenmemesi için haber izleyip dinleyebilecekleri her şeyi kadınlar bozarlar. Kadınlar, köye gelen gazeteleri yakarlar, köye pavyonda çalışan dansçı kadınları çağırarak erkeklerin ilgilerini başka yöne çekmek için çabalarlar. Ancak yine çözüm olmayınca filmin kadın karakterleri, köyün imamını ve papazının da desteğini alarak barışın bozulmaması için büyük çaba gösterirler.
Olası çatışmaları engellemek için eğlence sektöründe çalışan bir grup yabancı uyruklu kadınları köylerine davet ederler, televizyonda çatışma haberlerinin izlenmesinin önüne geçebilmek için yapay tartışmalar çıkarırlar, belediye başkanın eşine Hz. Meryem ile konuştuğu söyletirler. Ama bu oyun bir sonuç vermez.
Takla, oğlu Naseem’in şehirden geri dönerken Müslüman Hristiyan savaşının arasında kalarak vurulduğunu öğrenir. Ancak bu durumun köyde savaş çıkaracağını düşünen Takla hem diğer oğlundan hem de köylülerden gizler. Köylü kadınlara Nasseem’in kabakulak hastası olduğunu söylemesi üzerine köydeki bir başka kadın Naseem’in küçükken kabakulak olduğunu hatırlar ve Takla’nın yalan söylediğini anlarlar. Takla’nın kapısına gelen kadınlar, Naseem’in öldüğün öğrenmeleri ile artık köyde çatışma çıkmasının kaçınılmaz olduğunu anlarlar. Çünkü bu sırada Takla’nın büyük oğlu da Naseem’in öldüğünü anlamıştır. Takla oğlunu durdurmaya çalışır. Ancak durduramayacağını anlayınca evdeki tüfekle büyük oğulun yaralayarak engeller. Sonra büyük oğlunu bağlar bir odaya hapseder.
Filmin sonunda, artık çatışmanın neredeyse kaçınılmaz olduğu anlayan kadınlar köyün imamı ve papazını da oyunlarına dahil ederek erkeklerin bir kahveye toplarlar.  Erkekleri sarhoş edip uyutmak için elbirliği ile hazırladıkları, içlerine uyuşturucu haplar koydukları yiyecek ve içecekleri yedirirler.


Pavyondan getirdikleri kadınlar da erkekleri danslarıyla oyalarken köylü kadınlar köydeki silahları saklar. Tabi bu sırada erkekler sabah uyandıklarında evlerindeki kadınların Hristiyanların Müslüman, Müslümanlarında Hristiyan olduklarını görüp şaşkınlık yaşarlar.
Takla oğlu Naseem’in cenazesini sakladığı yerden çıkarır ve köyde verdikleri mücadele ile huzuru sağlamanın rahatlığı ile artık Naseem’i defnetmek üzere mezarlığa götürürler. Film sonunda kadınların din değiştirme oyunları sonucu Naseem’i nereye defnedeceklerini bilemeyen köylü “Peki Şimdi Nereye” diye sorar. Herkes şaşkınlıkla bakakalır.

Nadide Labaki filmi şu sözlerle sonlandırır: “Her tarafta çılgın bir savaş devam ederken huzuru bulmuş bir köydeyiz. Derin bir uykudan yeni bir barışa uyanmış erkekler burada. Çocuklarını korumak için silah ve fişek yerine doğa ve çiçeklerle savaşan siyahlı kadınlar burada. Onların kaderleri kendi ellerinde ve artık yepyeni bir yol buldular”
Bu filmin üzerinden şunu söylemek isterim; İnsanlık umarım kanlı savaşların yerine barışçıl yollar bulurlar. Bu huzuru bulan ütopik köy gibi dünyanın da huzuru bulması dileğiyle…
 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.